
SON VAPUR
- MEHMET KULOĞLU
- 11 Haz 2022
- 1 dakikada okunur
Saat tam yirmi bir elli bir Loş ışıklar ve siyah gölgeler Birbirini kovalayıp duruyorlar Kimi yırtık, tozlu ve bağcıksız ayakkabılar Kimi parlak, yumuşak ve topuklu Adım adım yaklaşıyorlar iskeleye Hele ki kapılar açılmaya görsün Köpükler korkuyor yoğunluklardan Uzaklardan çok uzaklardan Bazı ağır aksak, tik taklı sesler Üç beş bekçinin elleri bellerinde Gözleri yaprakları oynatan fenerlerde Son nasibini bekleyen İki kedi ve sayısız martı kapışması Tam da vapur homurtusu Bozacının derin sesi bastırıyor Bardaklar birbiri ardına dolup boşalıyor Saat yirmi iki sıfır sıfıra vurdu mu Çözülüyor dili yılları çınarının Elleri sıkı sıkıya kenetlemiş Gönülleri hüzün, ümit ve sevinçli Uzaklardan hışırtılı bir dev Dalgaların merhametine kendini bırakmış Minareler, yüzyılların evi Ellerimde kokulu bir mendil Paltomunun cebine sinmiş hayali gül nefesi Göğüs göğüseyiz güneş ve aşkın temsilcisiyle Son martılar, son şarkılarını söylüyor Uzaklardan, belli belirsiz ışıklar Damlıyor vakumun her yanına Devlerden yorgun, tahammülsüz çığlıklar Birbirini kovalıyor gibi Yenilmiş yel mavi Köpükleri Yüzümüzü, göğsümüzü, kasketi yalıyor Devin nefesi tükendi, Takatsiz sallanma nöbetine geçti Üşüyor ayaklarımın tabanı Bir hasretlikti ben'i beklemek Yirmi iki sıfır sıfır vapur iskelesinde Herkes beklemişti bir bekleteni için Gözüm mahyalarda kaldı Ellerim cebimde, boynum bükük Gölgeler boynuma sarıldı Topuklara basa basa uzaklaştım Bütün tek başınalılar gibi Ayalarda yılanlı aşk hikayesiyle Ve saat yirmi iki otuz iki Son sokak lambası söndü
EMRAH TURAN
댓글